Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | bir nevi | sort of zf. | ||
Living in a hospital is sort of like going to boarding school. Bir hastanede yaşamak bir nevi yatılı okula gitmek gibidir. More Sentences |
||||
Genel | bir nevi | in some way zf. | ||
Colloquial | ||||
Konuşma Dili | bir nevi | sorta (sort of) expr. |
Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
General | ||
Genel | nevi şahsına münhasır bir kimse | character i. |
Colloquial | ||
Konuşma Dili | bir nevi bir şey olarak | a kind of something expr. |
Law | ||
Hukuk | (ispanyol hukukunda) hak sahibine hakkının korunması amacıyla verilen, bir nevi geçici tapu görevi gören sertifika | amparo i. |
Aeronautic | ||
Havacılık | şehir içinde yolcuların havaalanına gidip oradan geldikleri bir nevi merkez işlevi gören bina | airport terminal i. |
Havacılık | şehir içinde yolcuların havaalanına gidip oradan geldikleri bir nevi merkez işlevi gören bina | air terminal i. |
Tobacco | ||
Tütün | bir nevi yapıştırıcı | vegetable gum i. |
Religious | ||
Dini | nevi'im ve eski ahit'te bulunan anlatılar, tasavvur ve kehanetlerden oluşan bir kitap | daniel i. |